top of page
rggA Mimarlık

Presidential Mosque, Astana / Kazakhstan, 2010

Başkanlık Camii, Astana

 

BaÅŸkanlık Camii Kazakistan’ın baÅŸkenti ve ikinci büyük ÅŸehri olan Astana’da önerildi. Astana’nın kentsel ve hızlı morfolojik dönüÅŸümü tarihte büyük önem taşır. 1997 yılında Japon mimar Kisho Kurokawa’nın uluslararası bir yarışma sonucu Astana için önerdiÄŸi ve kazandığı masterplan ÅŸehri altyapı, havaalanı, konaklama ve ulaşım kararlarıyla yeniden yapılandırıldı. O dönemde Kurokawa’nın kentsel tasarım kararları, Ä°ngiliz mimar Norman Foster and Ä°talyan mimar Manfredi Nicoletti’nin önemli yapılarıyla detaylanmıştı. Mimar o dönemde makine çağından yaÅŸam ilkeleri çağına geçmeyi hedeflediÄŸi, metabolik ve simbiyotik iliÅŸkinin birleÅŸtiÄŸi bir ÅŸehir planı sunmuÅŸtu. Bu anlamda ÅŸehir halen, dairesel bir bölgeleme kararı yerine doÄŸrusal bir planlama sistemini takip etmektedir. 

 

Astana’yı ikiye bölen Ä°ÅŸim nehrine paralel olarak konumlandırılan BaÅŸkanlık Camii, ÅŸehrin doÄŸrusal olarak planlanmış geniÅŸ caddeleri, meydanları, sokakları, parklarıyla adeta tarihi kent peyzajının bir parçası olabilmesi ve mütevazi bir “yapı kesiti” olarak kendini var edebilmesi hassasiyetiyle önerilmiÅŸtir. Åžehrin oldukça stratejik noktasında BaÅŸkanlık Sarayı’nın paralelinde önerilen ve Ä°ÅŸim nehrine ön cephesini veren camii, sadece zeminden türetilen yalın ve basit yapı strüktürü ve aydınlatma nüanslarıyla kendi sembolik deÄŸerini oluÅŸturabilmesi üzerine kurgulanmıştır.

 

Bunun için, yapının kendi tektoniÄŸine iliÅŸkin mimarisi de oldukça gösteriÅŸten uzak ve yalın bir dilde tasarlandı. Gün içinde neredeyse kent peyzajı içinde hiç algılanmayan yapı, gece kendi öz ihtiÅŸamını ve yükselen cephesini sadece aydınlatma unsurlarıyla ortaya çıkarıyor. 

 

Bu yalın dil içinde ise anıtsal mimariyi oluÅŸturan oranlardır. Mekan algısı giriÅŸte insan ölçeÄŸinde iken giderek ululaşır. Böylece yapıyla ilk karşılaÅŸmada insan algısında ezici bir üstünlük ve hakimiyet kurmak yerine onun ölçeÄŸinden ona seslenilir. Ä°çeri girdikten sonra ise yavaÅŸ yavaÅŸ artan yükseklik ve oranlar artık onun hizmetindedir. Ä°badeti için gerekli huzuru ve iç dengeyi saÄŸlayan ferah bir mekan algısını oluÅŸturur. Yapının inÅŸaatında kullanılacak malzemeler geri dönüÅŸümlü ve doÄŸal malzemelerdir. 

 

Ä°çeriye ışığın alınması kontrollüdür ve geniÅŸ dolu yüzeyler yüksek yalıtım deÄŸerleri ile ısıtma ve soÄŸutma yüklerini en aza indirecek ÅŸekilde tasarlanmıştır. 

 

Proje künye

 

Mimari tasarım: R. GüneÅŸ Gökçek 

Mimari ofis: YPM 

Proje ekibi: Tunç Kayıkçı, Rabia Sakçı, AltuÄŸ Gönençen, Erkan ErdoÄŸan 

Proje yılı: 2010 

Arsa alanı: 125.000 m2 

Ä°nÅŸaat alanı: 25.000 m2 

Presidential Mosque, Astana 

 

The Presidential Mosque was proposed in Astana, the capital and second largest city of Kazakhstan. The urban and rapid morphological transformation of Astana is of great importance in history. In 1997, Japanese architect Kisho Kurokawa proposed a masterplan for Astana following an international competition and his masterplan restructured the city’s infrastructure, airport, housing and transportation. At that time, the urban design decisions of Kurokawa were elaborated with the important structures designed by British architect Norman Foster and Italian architect Manfredi Nicoletti. At that time, the architect presented a city plan, where the metabolic and symbiotic relationship converged. In this sense, the city still follows a linear zoning system instead of the radius pattern. 

 

The Presidential Mosque, which is located parallel to the Ishim river dividing Astana in two, has been proposed with the sensitivity that the building can be a part of the historical urban landscape with its linearly planned wide avenues, squares, streets and parks and be able to exist as a modest building section of Astana. Located at the very strategic point of the city and proposed in parallel to the Presidential Palace, the mosque gives its front facade to Ishim River. The building was designed on the basis of its simple and modest structure with its nuances to create its own symbolic value. 

 

For this reason, the architecture of the building related to its tectonics was designed in a language that was far away from exaggerated appearance. The structure, which is almost never perceived in the urban landscape during the day, reveals its own splendor and rising facade with only lighting elements at night. 

 

In this plain language, it is the proportions that create the monumental architecture. In the entrance, the space perception is on the human scale while it becomes almighty increasingly so that, in the first encounter with the building, the human perception is appealed to on its own scale rather than establishing an overwhelming superiority and domination. Once inside the building, the gradually increasing rise and proportions is now in its service. It creates a spacious venue that provides the necessary sense of peace and inner balance for worship. 

 

The materials to be used in the construction of the building are recyclable and natural materials. 

 

The light is taken inside in a controlled manner, and the large full surfaces have been designed so as to minimize the heating and cooling loads with high insulation values. 

 

​

Project facts

 

Architectural design: R.GüneÅŸ Gökçek

Architectural office: YPM

Project team: Tunç Kayıkçı, Rabia Sakçı, AltuÄŸ Gönençen, Erkan ErdoÄŸan

Project year: 2010

Land area: 125.000 m2

Construction area: 25.000 m2

@2024 rggArchitects 
bottom of page